Dicle Ekmekçi – Kurucu ortak / içmimar 06.04.2020
“Fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir, zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır.”
-Ludwig Mies van der Rohe
Hadi gel, hep birlikte Minimalizm felsefesini anlamaya çalışalım.
Bir düşün.
Var olduğumuz dünya yaşamı içerisinde bir yanımız istemli veya istemsiz teknolojiye teslim oluyorken, bir yanımız da teknolojiden uzak sade bir yaşam istiyor.
Bu cümleyi şöyle açıklayalım. Hepimiz günlük yaşam mücadelesi içinde, ya iş yerimizde ya da evlerimizde çalışıyoruz. Bazen pozitif bazense negatif duygularla günümüzü tamamlamaya çalışırken, teknoloji sürekli bize eşlik ediyor. Üretirken en iyi teknolojiyi kullanmak istiyoruz. Bu, işyerinde en iyi programı kullanarak sunum yapmaya çalışmak ya da en güzel yemeği yapmak için kullandığımız teknolojik aletler gibi. Sıkılıyoruz, sosyal medyaya dönüyoruz, merak ettiklerimizi soruyor ve yeni bilgiler öğreniyoruz. Kafamızda dolanan onca tilkiyle akşam saatleri yaklaştığında bir an önce onlardan kurtulmak istiyoruz. Kendimizi en iyi hissedeceğimiz yaşam alanlarına giderek sakinleşmek, sadeleşmek ve üzerimizdeki yoğun enerjiyi atmak istiyoruz.
Peki ya bu sadeliği ve sakinliği yaşamınızın her alanında kullanabileceğinizi söylesem kendini nasıl hissedersin?
İşte minimal yaşam tam da bu anda devreye giriyor.
Her yerde söylenen az eşya, az malzeme ile çok iş yap!
Neden ve nasıl kullanacağım diyenler vardır mutlaka.
Şimdi sıra geldi nasıl yapacağımıza.
Aslında çoğumuz az eşya ile en güzel olanı yapmak isteriz ya… Hem bütçemize uygun hem de en sevdiğimiz objeye verilmesi gereken değeri vererek…
Örneğin; bir bitki görürüz çok beğenir alırız ama eve gelince nereye, nasıl koyacağımızı bilemeyebiliriz. İşte o obje tek başına, hissettiğiniz en güzel duygularla birleşerek evimize yerleşmeye hazırdır.
Bu duygularla azalıp, rahatlayalım!
Minimal bir ev düzeni kurmanın ilk adımı bir adım geriye giderek eşyalarının tamamını gözden geçirmektir. Her seferinde farklı bir odaya veya depolama alanına yoğunlaşarak artık ihtiyacın olmayan veya iyi hissettirmeyen eşyalarınızı belirle. Kötü durumda olanları elden çıkar, kullanılabilir olanları ise sevdiklerinle veya ihtiyacı olanlarla paylaş.
Evinin temel renklerini belirlerken abartıdan kaçın. Her sezonda seni mutlu edecek yalın, nötr tonları ve doğal malzemeleri tercih et. Sıradan hissettirmemesi için bu yumuşak tonları, seçtiğin tek bir sıra dışı renk ile hareketlendir.
Yeni bir ürün alırken onu evde nereye yerleştireceğini ve bu ürüne sahip olmanın sana ne hissettireceğini hayal et. Gerçekten ihtiyacın olmayan veya sana mutluluk getirmeyen eşyaları almaktan kaçın. Daha organize bir ev için az yer kaplayan, konforlu ve sürdürülebilir ürünlere yatırım yap.
Minimalizm “Az çoktur.” felsefesi üzerine kuruludur. Sadelikten korkma; moda olana değil, seni gerçekten evde hissettirecek sakin ve huzurlu tasarımlara yönel.
Evinde mobilyaları, aksesuarları ve kişisel eşyalarını yerleştirirken her zaman eşyalarınıza ferah alanlar yarat. Bu alanlar hem ışığın mekânda düzenli dağılımını sağlayacak, hem de senin evde daha sağlıklı ve huzurlu bir ortam yaratmana yardımcı olacak.
Minimalizm az eşya ile yaşamaktan fazlasıdır. Hem ev dekorasyonunda hem de güncel yaşantında güzelliğe; sana mutluluk getiren ve huzurlu hissettiren şeylere odaklan.
Daha az eşya, daha az tüketim ama en sevdiğin objeleri, sahip olduklarını en etkin şekilde kullanmak bizi ne kadar da iyi hissettirir değil mi?
Az kavramı, herkese göre değişkenlik gösterir, o bireysel bir hazdır. Aile yaşantımız, hobilerimiz ve iş hayatımızda, kendimize nasıl daha fazla alan yaratmamız ve özgürlüğümüze özgürlük katmamız gerektiğiyle alakalı iyileştirici bir tavır sergiler. Yaşamımızın her döneminde omuzlarımıza yük olan duygulardan da kurtulmamızı arzular.
Unutma Minimalizm, sade güzelliklerle ilgilenir, basitlikle değil.
Ve şimdi harekete geçirmek için ihtiyacımız olan 2 yöntem;
Evinin bir alanını temizlemeye koyul. Önce kullandıklarını sonra kullanmadıklarını ayırmak için 4 adet kutu hazırla.
1.Kutu; senin için “bu çöp!” dediğin objeler.
2.Kutu; kullanmadığın ama kullanılabilir olan objeler. Bu objeleri, insanları mutlu etmek için onlara hediye edebilirsin. Bu ruhuna da iyi gelecektir.
3.Kutu; hani uzun süredir kullanmadığımız, bir yandan da vermeye kıyamadıklarımız; adeta duygusal bağ ile bağlandıklarımız… işte onları bu kutu bir süre daha karar vermemiz için saklayacak. Sana tavsiyem kutuyu görünür yere koy, ne zaman kendini hazır hissedersen o zaman veda edersin.
4.Kutu; yeniden yerleştirilecek olan objeler. Belki de bize en iyi gelenler, en sevdikleriniz. Şimdi bu güzel kutunun içindekileri yerleştir büyük bir zevkle!
Bu bir çocuklarla aile aktivitesi olabilir!
1.Atılacak 12 obje
2.Bağışlanacak 12 obje
3.Yerlerine yerleştirilecek 12 obje
36 parçayı ayırmış olacağın bu yöntemle çocuğunun oyun odasını düzenleyebilir, onunla eğlenceli vakit geçirirken aynı zamanda aile bağlarını güçlendirebilirsiniz. Çocuklar da bu sayede artık oynamadıkları oyuncaklarını hediye ederek paylaşmanın mutluluğunu yaşayabilirler.
Eğer 12-12-12 ayırma yöntemi ilk başlarda sana zor göründüyse, başlamak için 5-5-5 olarak deneyebilirsin.
DCL Studio ailesi olarak evdeyiz, fakat hep birlikteyiz.
Daha fazlası için bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir, info@dclstudio.com ‘a mail atarak bizimle iletişime geçebilirsin.
Aşağıdaki butonları kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.